İşlemci ve transistör teknolojisi her geçen gün başka bir yere evriliyor. Bugün 3 nm seviyesinde olan işlemci teknolojisi yakında 2 nm seviyelerine kadar da inecek. Peki ama ileride bizi nasıl işlemciler bekliyor? Bu anlamda bilim insanları içinde ipekten ipliklerin de yer aldığı transistör geliştirmeyi başardı. Bu transistörler biyolojik işlemci için de önemli bir adım olabilir.
Bilim insanları biyolojik işlemci için ipekten transistör üretti
Bilim insanları, artık doğaya daha uyumlu olan ve daha kolay üretilebilen işlemciler için önemli adımlar atıyor. Bildiğiniz gibi işlemciler bugünün teknlojisinin çekirdeğini oluşturuyor. Ancak hem üretim masrafları hem de üretilirken doğaya verilen zararlar, yeni çarelerin aranmasına neden oluyor.
Bu anlamda araştırmacılar, yarı biyolojik transistörler üretmenin peşine düştü. Bu transistörlerin en önemli özelliği ise çevresini değiştiren ve uyum sağlayabilen yapıları. Bildiğiniz gibi bugün işlemci teknolojisinde bir saç kılından daha ince transistörler üretilebiliyor. Ekip, aynı teknolojiyle ipek iplik katkılı transistörler üretti. Bu anlamda araştırmacılar, 10 nm seviyesinde ipek iplikler kullandı. Burada ipek özellikle transistörlerin yalıtım malzemelerinin yerini aldı.
Araştırma ekibi ilk olarak ipek ipliklerden üretilen transistörleri bir nefes sensörü için kullandı. Bu nefes sensörü nemdeki en ufak değişiklikleri bile algılayabiliyor. Bunun temel sebebi ise biyolojik yapılı olan transistörlerin çevresiyle etkileşime geçme özelliği.
Bilim insanları, ipek tabakasına ekledikleri bazı değişiklikler sayesinde bu nefes sensörü, nefesin içinde yer alan kimyasalları ve karbondioksit seviyesini oldukça hassas şekilde algılamayı başardı. Yine bu eklemeler sayesinde bu yarı biyolojik sensör bazı kalp bozukluklarını da nefes yoluyla tespit etmeyi başardı.
Araştırmacılar ipek kullanarak yapay zekada kullanılan sinir ağları gibi çalışabilen mikro işlemciler geliştirme peşinde. Bu anlamda yol açacak şekilde ipekteki biyolojik süreçlerle bağlantıları değiştirilen milyarlarca transistör düğümüne sahip olma olasılığını da araştırıyorlar.
Biyolojik işlemcilerin geleneksel işlemcilere göre çevreyle etkileşime geçen bir yapıda olması beklentiler arasında. Bu anlamda biyolojik temelli işlemci ve entegre devrelerin hem geri dönüşüm hem de doğayla uyum için önemli bir devrime neden olma ihtimali var.